Gediz Grabeni: Doğanın Derin Yarığına Düşünsel Bir Bakış Felsefenin Eşiğinde: Bir Yarığın Düşüncesi Bir filozof, Gediz Grabeni’ne baktığında yalnızca bir coğrafi oluşumu görmez; o, varoluşun çatlağını, dünyanın kendi içine açılan bir yarığını görür. Gediz Grabeni, Batı Anadolu’nun kalbinde, yer kabuğunun gerilmesiyle oluşmuş bir çöküntü alanıdır. Ancak bu jeolojik gerçeklik, insanın düşünsel alanında da derin yankılar uyandırır. Çünkü her “graben” —her çöküntü— varlığın kendi üzerine eğilmesinin, sınırların sorgulanmasının bir metaforudur. Epistemolojik Derinlik: Bilmenin Sarsıldığı Nokta Bir graben, bilginin zeminini sorgulatır. Biz, yeryüzünün sağlam olduğunu varsayarız; oysa Gediz Grabeni, bu varsayımın altını oyar. Epistemoloji açısından bu, insanın “bildiğini sandığı” şeylerin altındaki oynak…
Yorum BırakSevimli Fikir Köşesi Yazılar
Hat Sanatçılarına Ne Ad Verilir? “Hattat” Etiketinin Gölgeleri ve Gerçekleri Net konuşacağım: “Hattat” unvanını bir kutsal mühür gibi her şeyin üstüne yapıştırıp meseleyi bitirdiğimizi sanıyoruz. Oysa Hat sanatçılarına ne ad verilir? sorusu, sadece bir terminoloji tartışması değil; güç, gelenek, erişilebilirlik ve hatta pazarlama politikası meselesi. Eğer isimler kaderse, bu kaderi kim yazıyor? Gelin, bu sorunun konforlu cevaplarını biraz rahatsız edelim. “Hattat doğru ama tek doğru değil; unvan, pratik ve bağlamla birlikte anlam kazanır.” “Hattat” mı “Kaligraf” mı: Kavramların Sessiz Savaşı Geleneksel İslam hat mekteplerinden gelen sanatçılara “hattat” denir. Latin harfleriyle, deneysel kompozisyonlarla çalışanlara çoğu zaman “kaligraf” ya da “kaligrafi sanatçısı”…
Yorum BırakHer Şeyi Yiyen Hayvan Nedir? Ekonominin Açgözlü Dengesizliği Bir ekonomist için dünya, sonsuz isteklerle sınırlı kaynaklar arasındaki çatışmanın sahnesidir. “Her şeyi yiyen hayvan nedir?” sorusu, yüzeyde biyolojik bir merak gibi görünür; ama derine inildiğinde, modern ekonomilerin açgözlü yapısına, tüketim alışkanlıklarına ve sistemsel dengesizliklerine dair güçlü bir metafordur. Her şeyi yiyen hayvan, aslında ekonominin kendisidir: Durmadan tüketen, büyümek isteyen, ama kendi kaynaklarını yiyerek kendi varlığını tehdit eden bir organizma. Kaynakların Sınırlılığı: Tüketimin Anatomisi Ekonomi bilimi, kıt kaynakların etkin kullanımını inceler. Ancak çağımızın piyasa sistemleri, tüketimi bir erdem hâline getirerek bu kıtlığı unutturur. “Her şeyi yiyen hayvan” tam da bu paradoksu temsil…
Yorum BırakGöbeklitepe Altında Ne Var? Tarihin Katmanlarında Bir Yolculuk Bir tarihçi olarak geçmişe bakmak, yalnızca eski taşlara değil, insanlığın ortak hafızasına dokunmaktır. “Göbeklitepe altında ne var?” sorusu, yüzeyde arkeolojik bir merak gibi görünür; ancak aslında bu soru, insanın kim olduğunu, nasıl dönüştüğünü ve neden hâlâ arayışta olduğunu sorgulayan derin bir çağrıdır. Bu yazıda, Göbeklitepe’nin yalnızca fiziksel katmanlarını değil, aynı zamanda tarihsel süreçleri, kırılma noktalarını ve toplumsal dönüşümleri birlikte inceleyeceğiz. — 1. Tarihin En Eski Tapınağı: Göbeklitepe’nin Sessiz Tanıklığı Şanlıurfa’nın taş topraklarında yükselen Göbeklitepe, bilinen tüm uygarlık tarihini yeniden yazdıran bir keşif oldu. M.Ö. 10.000 yılına tarihlenen bu kutsal alan, tarımın, yazının…
8 YorumTarla İmara Açılınca Yüzde Kaçı Gider? Eşitlik, Adalet ve Toplumsal Dönüşümün Hikâyesi Kimi zaman bir köy yolundan geçerken yemyeşil bir tarlanın yerini beton binalara bıraktığını görürüz. “Eskiden burada mısır tarlası vardı,” der biri, bir diğeri ise “Artık burada yaşam var.” İmar, sadece toprağın değil, insanların da kaderini değiştirir. Ama bu değişim her zaman eşit mi olur? İşte tam da bu sorunun kalbinde, “tarla imara açılınca yüzde kaçı gider?” meselesi durur. Bir Kadının Gözünden: Emeğin Toprağa Karıştığı Hikâye Ayfer Hanım, yıllarca ailesinin tarlasında çalıştı. Yazın sıcağında elleriyle ektiği buğdayın her tanesi onun emeğini taşırdı. Fakat bir gün belediyeden bir yazı geldi:…
6 Yorum[](https://www.ergununutmaz.com/germenler/?utmsource=chatgpt.com) Germenler, tarihsel olarak Avrupa’nın kuzey ve batı bölgelerinde yaşamış, Hint-Avrupa dil ailesine mensup bir halk topluluğudur. Bu halkın üyeleri, günümüz Almanya, Hollanda, İngiltere, Danimarka, İsveç, Norveç ve İzlanda gibi ülkelerin atalarını oluşturur. Germenler, MÖ 1. binyılda İskandinavya’nın güneyinden başlayarak Orta Avrupa’ya doğru yayıldılar ve Roma İmparatorluğu’na karşı gerçekleştirdikleri saldırılarla tarih sahnesine çıktılar. Germenlerin Kökeni ve Yayılma Alanı Germenlerin kökeni, kesin olmamakla birlikte, İskandinavya’nın güneyi ve kuzey Almanya bölgelerine dayandırılmaktadır. MÖ 3. yüzyıldan itibaren bu bölgelere yerleşen Germenler, zamanla Ren ve Tuna nehirleri arasındaki bölgelere yayıldılar. Roma İmparatorluğu’nun kuzey sınırında yer alan Germanya bölgesinde, Germenler, Keltleri yerlerinden…
8 YorumBebe Yaka Ne Demek? Kültürel Kimliklerin Nazik Bir Dili Bir antropolog olarak dünyayı anlamaya çalışırken, kimi zaman büyük ritüellerin, kimi zamansa küçücük detayların ardındaki anlamlar bizi şaşırtır. Kültür yalnızca tapınaklarda, bayramlarda ya da kutsal metinlerde değil; insanların günlük yaşamlarına sinmiş sembollerde, dokunma biçimlerinde, hatta bir yaka kesiminde bile yaşar. Bugün bu yazıda, bir giysi detayı gibi görünen bebe yaka kavramının ardındaki derin antropolojik anlamı birlikte inceleyelim. Bebe Yaka: Masumiyetin Giyilebilir Hali Bebe yaka, genellikle yuvarlak hatlara sahip, yumuşak geçişli, zarif bir yaka biçimidir. Batı modasında 19. yüzyılın sonlarına doğru çocuk kıyafetlerinden esinlenerek yetişkin giyimine taşınmıştır. Ancak bir antropolog için bebe…
Yorum BırakÇanakkale Gelibolu Arası Kaç Kilometredir? Bir Felsefi Deneme Filozof Bakışıyla: Mesafe, Zaman ve Anlam Bir felsefeci, dünyayı ve insan deneyimini anlamaya çalışırken, en temel sorulardan biri şudur: “Mesafe nedir?” Çanakkale ile Gelibolu arasındaki mesafe, fiziksel olarak bir mesafedir, ancak bu mesafe aynı zamanda insan zihninde, zamanla ve tarihsel süreçlerle bir anlam kazanır. İnsan, her zaman sayılabilen bir mesafeyi, hissettiği bir uzaklıkla karşılaştırır; dolayısıyla, bu mesafe sadece coğrafi bir ölçüm değildir, aynı zamanda bir deneyim, bir düşünce, bir zamanın içindeki bir noktadır. Çanakkale ile Gelibolu arasındaki mesafe, yalnızca kilometre cinsinden ölçülemez. Filozofların bakış açısıyla, bu mesafe aynı zamanda insanın zamanla ve…
Yorum BırakHaşlanmış Nohuttan Yemek Yapılır Mı? Bunu açıkça söylemek gerekirse, haşlanmış nohutla yemek yapmak her zaman geleneksel yemek pişirme yöntemleriyle karşılaştırıldığında, mutfakta bir tür “kısa yol” gibi görünüyor. Kimileri için bu, pratiklik ve hız anlamına gelir, ancak bence bu “kısa yol” aynı zamanda yemeğin lezzetinden ödün vermek demek. Peki, gerçekten haşlanmış nohuttan sağlıklı ve lezzetli yemekler yapılabilir mi, yoksa bu sadece tembellikten mi kaynaklanıyor? Yemek kültürümüzün kökenlerine bakıldığında, taze malzeme ve uzun pişirme yöntemleri ön planda. Ama ne yazık ki modern yaşamın hızlı temposu, bizi bu geleneklerden uzaklaştırıyor. Haşlanmış nohut, yani zaten pişirilmiş ve kavanozda ya da paket içinde satılan nohutlar,…
Yorum BırakLento Nedir, Ne İşe Yarar? Teknolojik Bir Modanın Eleştirisi Hepimiz bir şekilde teknolojiye kapıldık. Yenilikler hayatımıza girdikçe daha “gelişmiş” bir dünyada yaşadığımızı düşünmeye başlıyoruz. Ancak, bazen bu yeniliklerin gerçekten ihtiyacımız olan şeyler olup olmadığını sorgulamak da gerekir. Lento, tam da bu sorunun etrafında dönen bir kavram haline geldi. Son zamanlarda hayatımıza giren ve her alanda kullanımı yaygınlaşan bir kavram: Lento. Peki, bu teknoloji gerçekten hayatımızı iyileştiriyor mu, yoksa bir başka gereksiz modadan mı ibaret? Bu yazıda, lento’nun ne işe yaradığını ele alırken, onun zayıf yönlerini ve tartışmalı noktalarını inceleyeceğiz. Lento: Gerçekten İhtiyacımız Olan Bir Teknoloji Mi? Öncelikle, lento’nun ne olduğunu…
8 Yorum