Toplumları anlamak için sayılardan fazlasına ihtiyacımız var. İnsanları sadece rakamlara indirgemek kolaydır ama eksiktir. İşte tam da bu yüzden, veriyi anlamlandırmanın en güçlü yollarından biri olan kategorik veri kavramı, özellikle toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi konular söz konusu olduğunda çok daha derin bir anlam taşır. Bu yazı, kuru teknik terimlerin ötesine geçip, kategorik verinin insan hikâyelerini nasıl taşıyabileceğini ve dönüştürebileceğini tartışmaya davet ediyor seni.
Kategorik veri ne demek? Tanımdan daha fazlası
Kategorik veri, en basit haliyle, ölçülemeyen ama sınıflandırılabilen veridir. Yani bu tür veriler sayısal bir değer taşımaz; bunun yerine, bir nesne veya kişinin ait olduğu grubu ya da kategoriyi belirtir. Örneğin:
– Cinsiyet: kadın, erkek, non-binary
– Eğitim durumu: ilkokul, lise, üniversite
– Medeni hâl: evli, bekar, boşanmış
Bu tür veriler, “ne kadar” değil, “hangi tür” sorusuna yanıt verir. Ancak mesele sadece teknik değildir. Çünkü her bir kategori, aslında bir hikâye, bir kimlik, bir deneyim taşır.
Toplumsal cinsiyet ve kategorik veri: Görünmeyeni görünür kılmak
Kadınların empati ve deneyim odaklı katkısı
Toplumsal araştırmalarda kadınların çoğu zaman veriyi sadece sınıflandırmakla kalmayıp, bu kategorilerin ardındaki hikâyeleri anlamaya çalıştığını görürüz. “Kadın” kategorisi, tek bir kimliği değil, farklı yaş, sınıf, coğrafya ve kültürlerden gelen yüz binlerce farklı deneyimi barındırır. Kadın araştırmacıların empati odaklı yaklaşımı, bu çeşitliliği anlamlandırmakta kritik bir rol oynar.
Bu bakış açısı sayesinde kategorik veri, yalnızca bir “sınıf” olmaktan çıkar ve toplumun görünmeyen kesitlerini temsil eden bir araç hâline gelir. Kadınların, örneğin sağlık veya eğitim araştırmalarında veriyi daha çok “hikâye” ile birlikte ele alması, kategorilerin ardındaki gerçekleri ortaya çıkarır.
Erkeklerin analitik ve çözüm odaklı yaklaşımı
Erkek araştırmacılar ise sıklıkla daha çözüm odaklı, yapılandırılmış bir yaklaşım benimser. Bu bakış açısı, kategorik verinin güçlü bir analiz aracı olmasını sağlar. Örneğin, bir kurumun işe alım sürecinde “kadın” ve “erkek” kategorilerini kullanarak cinsiyet temelli fırsat eşitsizliğini tespit etmek mümkündür. Bu analitik bakış, çözüm üretme noktasında güçlüdür: farkı gör, sayısallaştır ve politika geliştir.
Empati ile analitiğin birleştiği yerde ise gerçek dönüşüm başlar. Kadınların deneyim odaklı yaklaşımı ile erkeklerin çözüm odaklı bakışı bir araya geldiğinde, kategorik veri yalnızca ölçüm değil, değişimin altyapısı hâline gelir.
Kategorik verinin toplumsal önemi
Kategoriler olmadan adaletsizlik görünmez
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, ayrımcılık ya da çeşitlilik eksikliği gibi konuların analizi kategorik veriye dayanır. Örneğin, iş dünyasında “kadın” ve “erkek” çalışan oranları hesaplanmadan, fırsat eşitliği politikalarının etkinliği ölçülemez. Kategorik veri, adaletsizliğin görünür hâle gelmesini sağlar.
Ancak kategoriler bazen sınır çizer
Kategorik veri güçlüdür ama aynı zamanda indirgemeci olabilir. İnsanları belli kutulara koymak, kimliklerin karmaşıklığını göz ardı etme riskini taşır. Örneğin “kadın” veya “erkek” dışında kalan non-binary kimliklerin veride yer almaması, bu kişilerin toplumsal görünürlüğünü zedeler. İşte tam da bu yüzden kategorik veri oluştururken çeşitliliği ve kapsayıcılığı düşünmek gerekir.
Çeşitlilik ve kesişimsellik: Verinin yeni ufku
Kesişen kimliklerin temsil gücü
Bir kişinin kimliği yalnızca tek bir kategoriden ibaret değildir. Cinsiyet, etnik kimlik, yaş, sınıf ve engellilik gibi farklı kategoriler bir araya gelerek kişinin toplumsal konumunu belirler. Buna kesişimsellik denir.
Kategorik veri analizinde bu boyutu dikkate almak, daha adil ve kapsayıcı sonuçlara ulaşmamızı sağlar. Örneğin “kadın” kategorisindeki kişilerin yüzde kaçının göçmen olduğunu bilmek, çok daha derin bir sosyal tabloyu ortaya koyar.
Veriyi dönüştürmek, toplumu dönüştürmektir
Kategorik veriyi doğru kullanmak, yalnızca istatistikleri değil, hayatları da dönüştürür. Eşitsizliklerin kökenini anlamak, çözüm üretmek ve farklı kimlikleri görünür kılmak için verinin nasıl sınıflandırıldığını sorgulamak gerekir. Belki de en büyük adalet adımı, veriyi nasıl topladığımızı ve hangi kategorileri tanıdığımızı yeniden düşünmekle başlar.
Okuyucuya sorular: Düşünmeye davet
– Sizce toplumda hangi kategoriler eksik temsil ediliyor?
– Kimliğinizin hangi parçaları verilerde hiç yer bulamıyor?
– Daha adil bir toplum için veriyi nasıl sınıflandırmalıydık?
Sonuç: Kategorik veri bir başlangıçtır, son söz değil
“Kategorik veri ne demek?” sorusunun cevabı yalnızca teknik bir tanımda saklı değil; bu veri türü, toplumun görünmeyen hikâyelerini aydınlatan güçlü bir araçtır. Kadınların empati temelli yaklaşımları ile erkeklerin çözüm odaklı yöntemleri birleştiğinde, kategorik veri hem analiz hem de değişim için bir katalizör hâline gelir.
Ama unutma: Kategoriler, dünyayı anlamanın yollarından sadece biridir. Asıl mesele, bu kategorileri kapsayıcı, adil ve insan odaklı hâle getirmekte. Şimdi düşünme sırası sende: Senin hikâyen, verilerin neresinde?