Bugün sizlere, hayatın koşturmacasında sıkça unuttuğumuz bir gerçeği hatırlatmak istiyorum. Birçok insan, Allah’ın rızasını ararken hep bir şeylerin eksik olduğunu hisseder. Bir an durun ve içtenlikle düşünün, “Allah’ın rızasını nasıl kazanabilirim?” sorusu, her birimizin ruhunda bir sızı gibi geziniyor değil mi? Ben de bu sorunun peşine düşenlerden biriyim. Ve hikâyem de bu arayışın içinde şekillendi. Şimdi sizlere, Allah’ın rızasını gözetmek üzerine bir yolculuğa çıkacak bir hikâye anlatmak istiyorum.
Hikâye Başlıyor: Emre ve Zeynep
Emre, bir gün hayatında büyük bir dönüm noktası yaşadı. İstanbul’un gürültülü sokaklarında, hızla geçip giden bir hayatı vardı. İşine, başarılarına, ve hedeflerine odaklanmış, Allah’ın rızasını gözetmeyi pek de düşünmüyordu. Ancak bir akşam, en yakın arkadaşı Zeynep’in ona söylediği birkaç kelime, Emre’nin dünyasını değiştirecekti. Zeynep, ona; “Bazen ne kadar hızlı koşarsak koşalım, bir noktada Allah’ın rızası olmadan ilerleyemeyiz,” demişti. Bu cümle, Emre’nin ruhuna işledi. Ne demekti gerçekten Allah’ın rızasını gözetmek? Emre, ne kadar çözüm odaklı bir insan olsa da, bu sorunun cevabını bulmak kolay değildi.
Çözüm Arayışı: Emre’nin Perspektifi
Emre, bir erkeğin mantığıyla, hemen bir çözüm aramaya başladı. “Allah’ın rızasını nasıl kazanabilirim?” diye sorarak, kendi içinde analizler yapıyordu. İyi işler yapmak, insanlara yardım etmek, ibadetlerine dikkat etmek… Ama bir şeyler eksikti. Sonunda, Zeynep’le daha derin bir konuşma yaptı. Zeynep ona şunları söyledi: “Allah’ın rızasını gözetmek, sadece başkalarına iyilik yapmakla değil, aynı zamanda kendini doğru yolda tutmakla ilgilidir. Her anı, her hareketi, her sözü Allah’ın rızası için yapmalısın. Ama en önemlisi, niyetini doğru tutmalısın.”
Zeynep’in Anlayışı: İlişkisel Bir Perspektif
Zeynep, Allah’ın rızasını gözetmenin sadece mantıklı bir çözüm arayışı olmadığını biliyordu. Onun bakış açısı, her şeyin kalpten ve samimiyetle yapılması gerektiği üzerineydi. Zeynep, insanlar arasındaki ilişkilerde ve çevresindeki zorluklarda Allah’ın rızasını arıyordu. Emre’ye şöyle dedi: “Bazen, birine sadece güler yüzle bakmak bile, Allah’ın rızasına bir adım daha yaklaşmaktır. Sabırla, şefkatle bir başkasının yükünü hafifletmek de bir ibadet sayılır. Yani, sadece büyük başarılar değil, küçük ama kalpten yapılan iyilikler de Allah’ın rızasına götürür insanı.”
İçsel Yolculuk: İki Farklı Perspektifin Kesişimi
Emre, Zeynep’in sözlerinden sonra bir süre sessiz kaldı. Başta onun yaklaşımını mantıklı bulmamıştı. Ama zamanla, Zeynep’in söylediklerinin derinliğini anlamaya başladı. Allah’ın rızasını gözetmek, sadece büyük eylemlerle değil, içtenlikle yapılan her türlü davranışla ilgilidir. O an fark etti: Emre’nin çözüm odaklı yaklaşımı, Zeynep’in empatik bakış açısıyla birleştiğinde, tam anlamıyla bir bütün oluyordu. Emre’nin iş hayatında başarıları, ilişkilerinde sağladığı huzur, her şeyin gerisinde doğru niyet ve Allah’a olan yakınlık vardı. Zeynep’in nazik ve insan odaklı yaklaşımı, Emre’nin hayatını daha anlamlı hale getiriyordu. İkisi de kendi yolculuklarında birbirlerine öğrettikleriyle büyümeye devam ediyorlardı.
Allah’ın Rızasını Gözetmek: Birlikte Yol Almak
Sonunda Emre ve Zeynep, Allah’ın rızasını gözetmenin sadece bireysel bir çaba olmadığını, aynı zamanda insanlarla ilişkilerde, sevgi ve saygıyla yapılması gereken bir şey olduğunu fark ettiler. Her iki yaklaşımın birleşimiyle, Allah’a yakınlaşmanın sadece bir yönü değil, tüm yönleriyle keşfetti. Her birey, kendi tarzında Allah’ın rızasını ararken, diğerlerine de bu yolda destek olmalıydı. Zeynep, ona sürekli hatırlatıyordu: “Bazen her şey basittir. Birine iyi bir söz söylemek, birini dinlemek, sabretmek ve dua etmek… İşte bunlar Allah’ın rızasını kazandırır.”
Ve Emre, nihayet anlamıştı: Allah’ın rızasını gözetmek, büyük hedefler peşinde koşarken bile kalp temizliği ve niyetlerin doğru olmasıyla alakalıydı. İnsanlar birbirlerine nasıl davranıyorsa, Allah da o şekilde muamele eder. Emre, Zeynep’in rehberliğinde bir adım daha atmaya karar verdi. O günden sonra, hayatını sadece başarılarla değil, Allah’ın rızasına odaklanarak yaşamaya başladı. Zeynep ve Emre, birlikte yürüdükleri bu yolda her geçen gün daha da yakınlaşıyorlardı.
Siz de Allah’ın Rızasını Gözetmeye Ne Zaman Başlayacaksınız?
Bu hikâye belki de sizi de bir yerlere götürebilir. İçinizde bir arayış varsa, bu yazı belki size de bir kapı aralar. Kendinizi, dünyaya ve başkalarına nasıl hizmet ettiğinizi sorgulayın. Unutmayın, Allah’ın rızası sadece büyük başarılarla değil, samimi niyetlerle de kazanılır. Siz de kendi yolculuğunuzda Allah’ın rızasına nasıl yaklaşacağınızı düşünün ve bu hikayeyi kendi hayatınıza uyarlayın. Yorumlarınızı bizimle paylaşın, belki birlikte daha fazla keşfederiz.